Genel Sağlık

Hareketsizlik, İnme (Felç) Riskini Artırıyor

Günümüzde artan hareketsizlik, özellikle uzun süre oturarak geçirilen zamanlar, inme (felç) riskini ciddi şekilde yükseltiyor. Kalp hastalıklarından sonra en sık görülen ölüm nedenlerinden biri olan inme, aynı zamanda hayatta kalan bireylerde kalıcı sakatlıklara neden olabiliyor.

inme, felç, hareketsizlik, rehabilitasyonYeni Yüzyıl Üniversitesi Gaziosmanpaşa Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Uzm. Dr. Gülnaz Emin, inmenin küresel ölçekte giderek büyüyen bir halk sağlığı sorunu haline geldiğini vurguluyor. Uzm. Dr. Emin, beyin damarlarına giden kan akışının ani kesintiye uğramasının, hem zihinsel hem de fiziksel fonksiyonlarda kayıplara yol açtığını belirtiyor.

İnme Belirtileri Aniden Başlıyor

İnme, genellikle herhangi bir ön uyarı olmadan aniden başlar ve belirtileri de hızla ortaya çıkar. Bu nedenle erken teşhis ve müdahale, hem hayat kurtarıcı olabilir hem de kalıcı hasarları en aza indirebilir. Uzm. Dr. Emin’e göre inmenin başlıca belirtileri arasında; yüz, kol veya bacakta ani güçsüzlük ya da hissizlik, konuşma güçlüğü, bilinç bulanıklığı, hafıza kaybı, yutma zorluğu, dengesizlik ve ani, şiddetli baş ağrısı yer alıyor. Bu belirtilerden herhangi biri görüldüğünde, vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurmak hayati önem taşıyor.

İnme Riskini Artıran Faktörler: Değiştirilebilen ve Değiştirilemeyen Unsurlar

Uzm. Dr. Emin, inme riskinin oluşumunda hem bireyin değiştiremeyeceği hem de yaşam tarzıyla kontrol altına alabileceği etkenlerin rol oynadığını belirtiyor.
Değiştirilemeyen risk faktörleri arasında ileri yaş, erkek cinsiyet ve genetik yatkınlık öne çıkıyor. Özellikle ailesinde inme öyküsü bulunan bireylerin daha yüksek risk grubunda olduğu ifade ediliyor.

Öte yandan, değiştirilebilir risk faktörleri kişinin sağlıklı yaşam tercihleriyle kontrol altına alınabiliyor. Yüksek tansiyon, diyabet, kolesterol yüksekliği, sigara kullanımı, aşırı alkol tüketimi, obezite, sağlıksız beslenme ve hareketsizlik; bu risk faktörlerinin başında geliyor. Özellikle hareketsiz bir yaşam tarzı ve uzun süreli oturma alışkanlığı, modern yaşamın getirdiği en tehlikeli unsurlardan biri olarak görülüyor.

Beslenme Alışkanlıklarının Önemi

Beslenme şeklinin, inme riskinin azaltılmasında büyük rol oynadığını söyleyen Uzm. Dr. Emin, Akdeniz tipi beslenme düzeninin benimsenmesini öneriyor. Bu diyet modeli; meyve, sebze, kuruyemiş, tam tahıllar, zeytinyağı, balık ve kümes hayvanlarını ön plana çıkarırken, işlenmiş gıdalar, rafine şeker, trans yağlar ve sodyum içeriği yüksek ürünlerden uzak durulmasını öngörüyor. Özellikle tuz tüketiminin azaltılması ve sodyum alımının kısıtlanması, beyin damar sağlığı açısından son derece önemli.

Beyin İmplantı Felçli Hastanın Konuşmasını Sağladı – Editörün Gözünden

Hareketsizlik ve Uzun Süreli Oturmanın Tehlikeleri

Modern iş hayatının bir getirisi olan masa başı çalışma, fiziksel aktiviteyi sınırlayarak inme riskini yükseltiyor. Uzm. Dr. Emin, oturma süresi uzadıkça bu riskin katlanarak arttığını belirtiyor. Ancak iyi haber şu ki, gün içinde yapılan kısa süreli hareketlilikler bile bu riski azaltmada etkili olabiliyor.

Ev işleri, bahçe işleri ya da gün içinde yapılan kısa yürüyüşler bile inme riskini azaltmaya katkı sağlıyor. Uzmanlar, haftada en az 150 dakika orta düzeyde fiziksel aktivite öneriyor. Günde sadece 20 dakikalık tempolu bir yürüyüş bile beyin sağlığını koruma adına büyük fark yaratabiliyor.

Rehabilitasyon Süreci Erken Başlamalı

İnme geçiren bireylerin fiziksel kayıplarını geri kazanabilmeleri için fizik tedavi ve rehabilitasyon sürecine mümkün olan en kısa sürede başlanması gerekiyor. Bu süreç, fiziksel tıbbın yanı sıra nöroloji, psikoloji ve sosyal destek gibi disiplinleri de içine alan bütüncül bir yaklaşımı gerektiriyor.

Son yıllarda yapılan araştırmalara göre, erişkin beyni “nöroplastisite” adı verilen yeniden yapılanma yeteneğine sahip. Bu sayede, hasar gören beyin bölgelerinin görevlerini başka bölgeler üstlenebiliyor. Bu süreçte görev odaklı eğitimler ve tekrarlar sayesinde bireyler günlük yaşam aktivitelerini yeniden öğrenebiliyor. Ayrıca, rehabilitasyonda kullanılan robotik yürüme cihazları, hastaların daha doğru hareketlerle egzersiz yapmasını sağlayarak iyileşme sürecini hızlandırıyor.

Ruh Sağlığı Göz Ardı Edilmemeli

Fiziksel gelişim kadar hastanın ruhsal durumu da rehabilitasyon sürecinin ayrılmaz bir parçası. İnme sonrası depresyon oldukça yaygın görülüyor ve çoğu zaman fark edilmeden ilerliyor. Hastada içe kapanma, bağımlılık geliştirme ya da aşırı duygusal tepkiler görüldüğünde mutlaka profesyonel psikolojik destek sağlanmalı.

Rehabilitasyon Süreci Ne Zaman Sona Erer?

Uzm. Dr. Gülnaz Emin’e göre, rehabilitasyon sabit bir zaman diliminde tamamlanan bir süreç değil; kimi zaman ömür boyu devam edebilir. Bu süreç, bireyin yaşam kalitesini artırmayı, sosyal hayata katılımını sağlamayı ve yeni inme risklerini önlemeyi amaçlıyor. “Riskleri tanımak ve kontrol altına almak, daha kaliteli ve sağlıklı bir yaşamın önünü açar” diyerek sözlerini tamamlıyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün