Şeker tüketimi sağlığımızı, bedenimizi nasıl tüketiyor?

Türk Böbrek Vakfı tarafından geliştirilen ve hayata geçirilen ‘Dünya Şeker Tüketimine Dikkat Haftası’, aşırı şeker tüketimi ve buna bağlı hastalıklara dikkat çekmek üzere bu yıl dördüncü kez ele alındı. Türk Böbrek Vakfı organizasyonuyla İstanbul Kasımpaşa Emekli Evi’nde düzenlenen basın toplantısında konuşan Türk Böbrek Vakfı Timur Erk, “27 yıldır şeker hastasıyım. Daha henüz insülin direncim, insülin iğnesi vuracak kadar değil. Bunu da sporla sağlıyorum. Bu yaşımda yürüyüş yapıyorum, tenis oynuyorum, spor yapıyorum. Şekeri de sadece meyveden alıyorum” dedi.
Toplantıda konuşan İstanbul Tıp Fakültesi (Çapa) İç Hastalıkları ve Geriatri Uzmanı (Yaşlı Sağlığı ve Hastalıkları) Prof. Dr. Gülistan Bahat – Öztürk, sağlıklı yaş almanın sağlıklı tercihler yaparak mümkün olabileceğini belirterek “Örneğin makarna beyaz unla olmayanını tercih edelim, tam buğdayla olabilecek bir makarna aslında son derece sağlıklı bir seçimde olabilir. Pirinç olarak basmati pirinci kullanabilir. Her zaman da pirinç yerine bulgur daha sağlıklı bir tercih olabilir” dedi.

ŞEKERE BAĞIMLI MIYIZ?
Şeker tüketiminin her yaş için bağımlılık seviyesinde olduğuna dikkat çeken Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, “Bu ürkütücü tablo günümüzde yaşam süresinin uzaması ve buna paralel ileri yaş nüfusumuzun artması ile baş edilmesi güç hastalıkları da beraberinde getiriyor. Bu nedenle vakıf olarak her zaman vurguladığımız, sağlıklı beslenme ve sağlıklı yaşam tarzı alışanları her geçen gün daha da önemli oluyor. Erken yaşlarda edinilen sağlıklı alışkanlıklar, bireylerin orta ve ileri yaş dönemlerini daha dinç ve ayakta geçirmeleri adına en büyük yatırım oluyor” dedi.
YAŞLILIKTA ZAYIFLIĞI SEVMİYORUZ!
İstanbul Tıp Fakültesi (Çapa) İç Hastalıkları ve Geriatri Uzmanı (Yaşlı Sağlığı ve Hastalıkları) Prof. Dr. Gülistan Bahat – Öztürk, şekerli gıdaların kandaki şekeri aşırı yükselttiğini ve kandaki şekerin hızlı yükselmesi ile hızlı düşmesiyle tatlı yeme isteğinin yeniden ortaya çıktığını söyleyerek “Keza şekerli gıdaların, basit karbonhidratların çoğunluğu kötü yağlı gıdalarla birlikte aynı gıdanın içinde oluyor. Örneğin bizim kültürümüzde tabii bayramlarda sıklıkla tükettiğimiz baklavayı, unlu hamurlu gıdaları düşünün veya bir hamburgeri düşünün, bunda da basit şeker dediğimiz şey. Patateste de var, pirinçte var. Tüm bunlar örneğin bir hamburgeri düşündüğümüzde katı kırmızı bir et ile kolesterolü yükseltecektir. Tüm bunlar kötü beslenme alışkanlıklarını beraberinde getiriyor. Sadece şekerle de kalmıyor, bu durum ve obezite, yani şişmanlık, bu da kalp damar hastalıklarına davetiye çıkarıyor” diye konuştu.
ÖLÜMÜN EN SIK SEBEBİ KALP, DAMAR HASTALIKLARI
Kalp krizinin kalp yetersizliği, inme ve böbrek hastalıklarına sebep olduğunu söyleyen Prof. Dr. Gülistan Bahat – Öztürk, “Böbrek hastalıkları siroz dahi yapabiliyor; şişmanlık, karaciğer yağlanması yaparak bunun çok önemli sebeplerinden bir tanesi haline geldi. Şişmanlayan dünyamızda bunama riski de göz ardı ediliyor” dedi.
SAĞLIKLI MAKARNA VE PİRİNÇ TERCİHİ OLUR MU?
Esmer unla, tam buğdayla yapılan makarnanın son derece sağlıklı bir seçim olduğunun altını çizen Prof. Dr. Gülistan Bahat – Öztürk, “Pirinç pilavı yerine bulgur, normal pirinç yerine basmati pirinç tüketerek çok da pahalıya kaçmadan sağlıklı seçimler yapabiliriz. Protein tüketimi de oldukça önemli. Mesela bir tabağı düşündüğünüzde 4’te 1’i meyve ve sebzeden oluşsa diğer 4’te 1’i bir karbonhidrattan, geri kalanda proteinden oluşsa biz bunu çok tercih ediyoruz. İleri yaşta en önemli organlardan biri de kaslar oluyor. Çünkü kasları erişkin yaşta protein alarak güçlendiriyoruz, ileri yaşta kilo kaybı ile birlikte zaten bir miktar kas kaybediyoruz. Bunu koruyabilmek adına daha protein yüksek beslenmek gerekiyor. Protein nelerde var? Sütte var, yoğurtta var, kırmızı ette var ama kırmızı eti haftada 2 kez tüketsek yeterlidir. Bitkisel protein kaynaklarımızda var; kuruyemişler, kurubaklagiller… ” dedi.
İLERİ YAŞTA KİLO ASLINDA KORUYOR
Obezite aşamasına gelmeden aslında bir miktar kilonun ileri yaşta koruyucu olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Gülistan Bahat – Öztürk, “Biz zayıflarken kastan da zayıflıyoruz. Ancak kilo alırken mutlaka kas dokusu da alıyoruz. Ne kadar kas kaybettiğimiz ya da ne kadar kas aldığımız beslenme alışkanlığımızla alakalı. Kas kazanmak protein alımıyla, düzenli egzersiz ile mümkün oluyor. Etrafınıza bakın, çok zayıf ileri yaştaki bireyler oluyor, görüyorsunuz kalça kırığı, düşüyor. Ya da en ufak bir zatürrede yatak döşek yatmak durumunda kalıyor. Oysa bizim sahip olduğumuz yağ ve kas bir çok enfeksiyonda bizi koruyor” dedi.

TBV Danışma Meclisi Üyesi Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Nadir Alpay şekerin damar yapısını bozduğunu belirterek “Uzun süreli yüksek kan şekeri, damarların iç tabakası olan endotel yüzeyine zarar verir. Endotel bozulduğunda damarlar sertleşir ve elastikiyetini kaybeder. Bu da tansiyonun yükselmesine zemin hazırlar. Ayrıca kayganlığı da azalarak pıhtı oluşumuna da sebebiyet verebilir. Böbrekler ise vücuttaki sıvı ve tuz dengesini ayarlayarak kan basıncını düzenler. Kan şekeri sürekli yüksek olduğunda böbrekler daha fazla sodyum tutar, bu da hipertansiyonu tetikler. Diyabet ve hipertansiyon genellikle birlikte seyreder; biri diğerini kolaylaştırır. Bu nedenle diyabet hastalarının büyük bir kısmında zamanla hipertansiyon da gelişir” dedi.
EN UCUZ SAĞLIKLI NASIL BESLENİLİR?
Gün içinde yediğimiz, içtiğimizi unuttuğumuzu belirten ve asıl sağlıklı beslenmenin önündeki engelin bu unuttuğumuz besinler olabileceğinin altını çizen TBV Diyetisyeni Gökçen Efe Aydın, “Bunun için yediklerinizi, içtiklerinizi mutlaka bir kenara not edin. Gün içerisinde gün içerisinde aslında farkında olmadan ağzınıza attığınız lokmalar ne kadar çok ve bu da bazen kilo vermeyi zorlaştırabiliyor. Bazen sağlıksız beslenmeye sebep olabiliyor. Bazen bir hastalığımız varsa o hastalığa uygun beslenmenin önüne geçebiliyor, bu nedenle not tutmak her zaman bizim aslında bizim için aslında önemli ve daha sağlıklı beslenebiliyor muyuz beslenemiyor muyuz? Bunu anlamada önemli diye düşünüyorum” diye konuştu.
4 besin grubu olduğunu belirten TBV Diyetisyeni Gökçen Efe Aydın, “Bunlar süt ve süt ürünleri, etler ve kuru baklagiller, sebzeler ve meyveler, ekmek ve tahıl grubu. Bunları tabağımızda eğer görebilirsek biz besin çeşitliliğini sağlamış oluruz” dedi.




